Külkedisi Sindirella’nın Masalı


Bir varmış…. bir yokmuş…

Yıllar yıllar önce, orta çağ denilen bir dönemde, güzel bir çiftlikte iyi kalpli mutlu bir aile yaşarmış…

Daha sonra bu ailenin çok güzel bir kızları dünyaya gelmiş. Bu güzel kızın adını “Sindirella” koymuşlar. Külkedisi sindirella masalı da böyle başlamış…

Çok mutlu bir yaşam sürerlerken Sindirella’nın annesi hasta olmuş ve ne yazık ölmüş. Uzun yıllar küçük sindirella ile babası birlikte yaşamışlar fakat Sindirella’nın babası kendisine de bir şey olur da küçük kızı yalnız kalır diye çok korkuyormuş. Bu nedenle evlenmeye karar vermiş ve kendisine uygun bir eş aramaya başlamış. Arkadaşları onu başka bir şehirde yaşayan ve Sindirella’nın yaşlarında iki tane kızı olan başka bir kadın ile tanıştırmışlar. Daha sonra Sindirella’nın babası ve kadın anlaşmışlar ve evlenmişler.Kısa bir süre sonra kadın iki kızıyla birlikte Sindirella ve babasının yaşadığı eve gelerek yerleşmişler.  Sindirella çok iyi kalpli bir kızmış ve iki yeni kardeşi olduğu için çok mutlu olmuş.  Ne var ki üvey kardeşleri  Sindirella kadar iyi değillermiş.  Kendilerini beğenmiş, bencil, kıskanç ve sorunlu çocuklarmış. Aslında anneleri de iyi bir kadın değilmiş ama öyle görünmeye çalışıyormuş.

SİNDİRELLA ve ÜVEY KARDEŞLERİ

Günlerden bir gün Külkedisi Sindirella’nın babası iş için uzak bir seyahate gidecekmiş. Herkese tek tek ne istediğini sormuş. Üvey annesi ve kızları elbiseler, çeşit çeşit ayakkabılar ve takılar istemişler. Külkedisi Sindirella “Babacığım ben sadece bir an önce dönmeni istiyorum” demiş .

Babası yokken üvey annesi ve üvey kardeşleri  Sindirella’ya çok kötü davranmaya başlamışlar. Evin bütün işini ona yaptırıyorlarmış. Bencil oldukları kadar tembel de olan üvey kardeşler, sabah uyandıklarında “Sindirella kahvaltıyı hazırladın mı?” diye bağırmaya başlıyorlarmış. Üvey annesi de artık her işi ondan bekler olmuş. Külkedisi Sindirella onların bu davranışlarına çok üzülüyormuş ama ne yapması gerektiğini de bilmiyormuş. Nasıl bu kadar bencil olabildiklerini bir türlü anlayamıyormuş. İyi kalpli güzel kız, babasının yokluğunda sorun olmasın diye onların tüm yaptıklarını hoş karşılıyor, olanlara sabrediyormuş. Aylar sonra bir haberci gelmiş çiftliğe ve babasının yolda kaza geçirdiğini, öldüğünü  bildirmiş. Sindirella çok üzülmüş, çok ağlamış ama yapacak bir şey yokmuş. Kötü kalpli üvey annesi ve kardeşleri bu duruma üzülmek bir kenara dursun, bir de ev onlara kaldı diye seviniyorlarmış. Kısa bir süre sonra Külkedisi Sindirella’nın üvey annesi,  gerçek yüzünü ortaya çıkarmış ve bir gün ”Külkedisi artık baban yok ve sen bundan sonra en alt katta mutfakta yaşayacaksın. Yemekleri ve evin tüm işlerini sen yapacaksın” demiş.

SİNDİRELLA YALNIZ KALIYOR

Sindirella bu çiftlik ve her şey benim diyememiş. Babamın hatırına katlanmalıyım diye düşünüyormuş. Tembeller ve benciller ama benim annem ve kardeşim sayılırlar diyormuş kendi kendine. Alt kata mutfağa yerleşmiş ve bütün ev işlerini yapmaya, yemekleri pişirmeye başlamış. Öyle güzel bir yüreği varmış ki her yaptığı işi zevk alarak yapıyormuş. İşleri yaparken şarkılar söylüyormuş. Kuşlar yanına geliyor onun şarkılarına katılıyorlarmış. Sindirella, bahçedeki  tüm hayvanlarla birlikte kuşları da besliyormuş. Çok şirin çok tatlı minik fareler de varmış. Onlarla sohbet ediyor, kuşlarla şarkı söylüyormuş. Bazen ev işlerini bitirdikten sonra bahçeye çıkıyor babasının küçükken ona aldığı “prenses ve bezelye tanesi masal”  kitabını okuyormuş. Geceleri çok soğuk olduğunda, yanan ateşin  yanında, bir minderde yatıp uyuyormuş. Minik fareler ona arkadaşlık ediyormuş. Bir sabah onu ocağın kenarında uyuyup kaldığını gören üvey kardeşi ona “Külkedisi” ismini takmış. O günden sonra ona, Külkedisi  diye seslenmişler. Külkedisi Sindirella’nın iç dünyası öyle güzelmiş ki onun dışındaki kötüler ve kötü olaylar onun dünyasının güzelliğini asla bozamıyormuş.

SARAYDA BİR BALO DÜZENLENİYOR

Bir sabah, kız kardeşleri şarkılar söyleyerek kahvaltıya gelmişler. Külkedisi şaşırmış çünkü genellikle çok aksi ve asık suratlı olurlar ve Külkedisine de ters davranırlarmış. Külkedisine “Biz bugün çok mutluyuz,  çünkü bu gece saraydaki baloya davetliyiz. Kral ülkedeki tüm genç kızları baloya davet etmiş.” demişler. Daha sonra aceleyle kahvaltılarını yaparak hazırlanmak için odalarına çıkmışlar  Külkedisi de tüm genç kızlar dendiğine göre ben de gidebilirim diye düşünmüş ancak giyecek hiç elbisesi yokmuş. Babası öldüğünden bu yana boyu uzamış ve büyümüş olduğundan eski elbiseleri ona olmuyormuş. Üvey annesi de ona hiç elbise almamış. Birden aklına tavan arasındaki sandıkta annesine ait elbiseler gelmiş ve hemen oraya çıkmış. Annesinin elbisesi külkedisi Sindirella’ya biraz bol gelmiş ama daraltabilirim diye düşünmüş ve işe koyulmuş. Akşam olduğunda işi bitmiş , hazırlanmış ve aşağıya inmiş. Üvey annesi ve kardeşleri onu öyle giyinmiş, güzelleşmiş  görünce çok kızmışlar.

Üvey annesi “Külkedisi sen niçin hazırlandın, sana gelebileceğini kim söyledi?!” diye bağırmış.

Külkedisi “Ama kral tüm genç kızları davet etmiş”“demiş.

Üvey kızkardeşleri “Seni Külkedisi! Sen bizim hizmetçimizsin asla gelemezsin” diyerek elbisesini tutup çekmiş ve yırtmış.

KÜL KEDİSİ BALOYA GİDEBİLECEK Mİ?

Külkedisi çok üzülmüş. Onu öyle bırakarak baloya gitmek üzere yola çıkmışlar. Külkedisi bahçeye çıkmış ve ağlamaya başlamış. Bir yandan da neden bana bu kadar kötü davranıyorlar, ben onlara ne yaptım ki diye söyleniyormuş. Minik fareler yanına gelmişler koşarak, kuşlar yanına gelmişler uçarak. Hepsi birden Külkedisini teselli etmeye çalışıyorlarmış.

Birden gecenin içinden,  bir ışık parlamış ve bu ışık tam onların yanına doğru gelmiş. Işığın içinden de, yıldızlı, parıltılar saçan bir elbiseyle, çok güzel bir kadın çıkmış. Külkedisi’nin  yanına gelerek, saçlarını okşamış ve Külkedisi Sindirella’ya “Üzülme Külkedisi  sen çok güzel ve iyi yürekli bir kızsın. O yüzden o baloya gitmeyi en çok sen hak ediyorsun.” demiş.

Külkedisi Sindirella şaşkın bir halde ışıklar içindeki güzel kadına bakıyormuş…  “Teşekkür ederim. Siz kimsiniz? ” demiş.

“Ben iyi insanların perisiyim. İyi kalpli her insana yardım etmek görevim. Seni, o baloya göndereceğim ”demiş güzel kadın.

Külkedisi  “Ama nasıl gidebilirim ki? Elbisem yırtıldı, beni götürecek araba da yok ” demiş.

Peri  “ Hemen bana bir balkabağı getir” demiş. Külkedisi arka bahçede duran balkabağını alıp getirmiş. Peri elindeki ucunda yıldız olan, sihirli asasıyla balkabağına dokunmuş. Büyük bir gürültü olmuş , ışıklar saçılmış ve ortaya muhteşem bir araba çıkmış. Arkasından güzel peri minik farelere dokunmuş ve fareler atlara dönüşmüşler.

Peri “ Bana bir hayvan daha gerekli .” demiş ve tam o anda, bir kertenkele görmüş . Hemen  sihirli asasıyla  dokunarak,  onu da arabayı kullanacak arabacıya dönüştürmüş.

Külkedisi “Her şey tamam da ben bu baloya giysilerle gidemem ki ”demiş üzülerek.

Güzel  iyilik perisi “ Acele etme Külkedisi şimdi onu da halledeceğim” demiş ve asasıyla Külkedisine dokunmuş. Birden  her yer ışıklar içinde kalmış. Işıkların içinden külkedisi görünmüş. İnanılmaz güzel bir elbisenin içindeymiş, Camdan yapılmış çok güzel ayakkabıları olmuş. Saçlarıysa lüle lüleymiş ve saçlarının arasında parlayan yıldızlar varmış .

Güzel Peri “Acele etmelisin Külkedisi çünkü gece 12 ye kadar zamanın var. Gece 12 olmadan önce saraydan ayrılmalısın. Gece 12 olduğu an her şey eski haline dönecek. Bu güzel araba balkabağı, atlar fare olacak.  Bir tek senin elbisen ve ayakkabıların sende kalacaklar. Sakın unutma ve saate dikkat et” demiş.

Külkedisi “Çok teşekkür ederim, unutmam” diyerek güzel periye sarılmış ve hemen arabaya binmiş.

PRENS KÜL KEDİSİ SİNDİRELLA’YI GÖRÜYOR

Saraya yaklaştıklarında gelen müzik seslerinden balonun çoktan başlamış olduğu anlaşılıyordu.Sarayda Kralın oğlu yakışıklı prens bir kenar da oturmuş dans eden  gençleri seyrediyor ve dans etmeye değecek kimseyi göremiyormuş. Kral babası onun bu haline bakıp üzülüyormuş. Bu baloyu, oğlu beğeneceği bir genç kız bulabilir umuduyla düzenlemişti. Her yere haber salmış, ülkedeki tüm gençleri davet etmişti. Ama İşte oğlu yine hiçbirini beğenmemişti.

Kral üzülerek bunları  düşünürken  borular çalmaya başladı.Bu yeni bir genç kızın geldiği haberini veriyordu. Yüksek merdivenlerde Sindirella göründü. Kral,prens ve balodaki herkes yeni gelen genç kıza baktılar. Külkedisi utanarak mahcup bir şekilde salona doğru ilerliyordu. Prens onu görür görmez yerinden fırladı ve Külkedisine doğru nerdeyse koşarcasına gitti. Kral oğlunun bu halini görünce çok şaşırdı ve çok mutlu oldu. Kendi kendine “Tanrıya şükürler olsun.Nihayet bir genç kızı beğendi “ dedi.

Prens , Külkedisinin elinden tutarak salonun ortasına kadar ona eşlik etti ve onu dansa davet etti. Bütün gece birlikte dans ettiler.Prens  Külkedisinden başka kimseyle ilgilenmiyordu.Hatta onun yanından ayrılmasını hiç istemiyordu. Ne var ki saatler ilerlemişti. Külkedisi bir ara, saate baktığında, saatin 12 olmak üzere olduğunu gördü. Telaşla “Gitmek zorundayım Prensim“ diyerek koşmaya başladı.  Saraydan çıktı,sarayın merdivenlerinden inerken ayakkabısının biri ayağında çıktı. Ancak geriye dönecek zamanı yoktu. Hemen arabaya bindi ve hızla oradan ayrıldılar. Prens de atına binerek arkalarından gitmeye başladı. Yolun yarısında saat 12 oldu ve araba kabağa, atlar yeniden minik farelere dönüştü.  Külkedisi,  yolun kenarına düştü. Prensin geldiğini görünce saklandı. Arka yollardan evine döndü. Elbisesini ve tek kalan ayakkabısını çıkarıp tavan arasındaki sandığa sakladı. Prens uzun bir süre gittikten sonra,  onu bulamayacağını anlayarak, saraya döndü. Sarayın merdivenlerinden çıkarken külkedisinin ayakkabısının tekini buldu. Çok üzgün bir şekilde kral babasının yanına gitti. Olanları anlattı ve sadece Külkedisiyle evlenmek istediğini,  bu yüzden onu bulmaları gerektiğini söyledi.

PRENS KÜLKEDİSİ SİNDİRELLA’YI ARIYOR

Kral , ülkenin her yerine haber saldı Külkedisi Sindiralla’yı bulmaları için fakat bir türlü  onu bulamıyorlardı. Bu kez kral askerlerini görevlendirdi. Onlara “Ülkedeki bütün evleri tek, tek dolaşarak tüm genç kızlara, ellerindeki tek ayakkabıyı giydirmelerini ve ayağına uyanları saraya getirmelerini” emretti. Askerler tarafından evler birer, birer ziyaret ediliyor ve her genç kıza, ayakkabı  denettiriliyordu. Sonunda günlerden bir gün, Külkedisinin yaşadığı çiftliğe de geldiler. Üvey annesi kapılarda karşıladı askerleri.İki genç kızı olduğunu söyledi ve hemen kızlarını çağırdı.Kızlar dakikalarca ayaklarını ayakkabıya sokmaya çalıştılar.Kimse ayakkabının sihirli olduğunu bilmiyordu. Güzel peri,  o camdan ayakkabıları, sadece Külkedisi için yapmıştı. Külkedisi dışında hiçbir genç kız o ayakkabıyı giyemezdi. Başka genç kız var mı diye sordu askerler.Yok dedi üvey annesi.Tam askerler gitmek üzereyken mutfaktan şarkı söyleyen bir kızın sesini duydular.

Askerlerin Lideri ”Şarkı söyleyen kim” diye sordu.

Üvey anne ”O bizim hizmetçimiz,  zaten baloya da gitmedi bu nedenle ayakkabıyı denemesine gerek yok” dedi.

Askerlerin Lideri çok kızdı ve “ Derhal o genç kızı buraya getirin ..Kral ülkedeki tüm genç kızların bu ayakkabıyı denemesini istedi“ dedi.

Askerler hemen Külkedisini  mutfaktan alıp getirdiler  ve ayakkabıyı denemesini istediler.

Külkedisi “Bana beş dakika izin verin Lütfen“ dedi. Koşarak çatı katına çıktı ve balo gecesi giydiği elbiseyi giydi. Onda kalan tek ayakkabıyı da giyerek aşağıya indi. Orada bulunan herkesin şaşkın bakışları arasında şimdi deneyebilirim ayakkabıyı dedi ve  ayakkabıyı giydi. Askerlerin Lideri önünde eğilerek ”Sayın prensesim sizi saraya götürmek zorundayım” dedi.

SİNDİRELLA SARAYA GİDİYOR

Tüm bu olanlar karşısında şaşkına dönen Sindirella’nın üvey annesi ve üvey kardeşleri bir yandan prensin kendilerini seçmememiş olmalarına üzülürken bir yandan da Sindirella’nın başına gelenleri kıskançlıkla seyrediyorlarmış. Sindirella’ya bugüne kadar yaptıkları şeyler yüzünden bir daha hiç saraya gidemeyebilirler diye üzülmeye başlamışlar.

Külkedisi ” Elbette sizinle geleceğim ancak ailemin de benimle gelmesini istiyorum” dedi. Sonra üvey annesi ve üvey kardeşlerine dönerek “ Sizler bana, çok kötü davrandınız, çiftlik benim olmasına rağmen, bütün işleri bana yaptırdınız ve kendinize hizmet ettirdiniz. İş yapmak ve çalışmak güzeldir ve bana asla zor gelmedi. Ben sizler için üzüldüm çünkü çok tembel , bencil ve kötü yüreklisiniz. En kötüsü de insanları kullanmanız.Bundan sonra değişeceğinize söz verirseniz benimle saraya gelebilirsiniz” dedi.Her üçü de özür dileyerek söz verdiler iyi bir insan olacaklarına. Hep birlikte arabalara binerek saraya doğru,  yola çıktılar.

Askerlerden biri atıyla, onlardan önce saraya ulaşmış ve müjdeyi vermişti.  Kral, kraliçe ve prens sarayın önüne çıkmış onları bekliyorlardı. Prens arabaların geldiğini görünce bahçeye doğru koştu ve Külkedisini karşıladı. Sevinç ve mutluluklar kucaklaştılar. Kral hemen düğün hazırlıklarına başlanması emrini verdi. Kırk gün kırk gece düğün yapıldı. Çok ama çok mutlu oldular.


Tepkinizi öğrenebilir miyiz?

Sevimli Sevimli
49
Sevimli
Üzüldüm Üzüldüm
37
Üzüldüm
Zekice Zekice
54
Zekice
Süper! Süper!
176
Süper!
Oyhşş Oyhşş
82
Oyhşş
Aman Tanrım! Aman Tanrım!
30
Aman Tanrım!
Hıh Hıh
30
Hıh
Şaşırdım Şaşırdım
33
Şaşırdım

Yorum 0

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Külkedisi Sindirella’nın Masalı