Büyükanne masalı
Vaktiyle çok yaşlı bir büyükanne varmış. Saçları kar beyaz, yüzü kırış kırışmış. Ama gördüğü güzellikler karşısında bir yıldız gibi ışıl ışıl parlayan, sıcak bakışlı güzel...
Andersen bir masalında, yatağın altına konmuş bir bezelye tanesinden rahatsız olarak sabaha kadar uyuyamayan prensesi anlatırken diğer bir masalında küçücük yaşına rağmen aç kalmamak için kibrit satarak çalışmak zorunda kalan ve soğuktan donarak ölen kibritçi kızı anlatmış, dönemin Avrupa’sındaki tüm çatışmaların, huzursuzlukların, kargaşaların kendince sebeplerini sorgulamıştır. Elbette tüm halk masallarında olduğu gibi iyi niyeti, hoşgörüyü, dayanışmayı, sevgiyi, emeği, fedakarlığı, sabrı yüceltmiş ve kendi özgün tarzını bu temellerde yeniden kurmuştur.
Vaktiyle çok yaşlı bir büyükanne varmış. Saçları kar beyaz, yüzü kırış kırışmış. Ama gördüğü güzellikler karşısında bir yıldız gibi ışıl ışıl parlayan, sıcak bakışlı güzel...
Bir gün ağaçlar “Bizim de bir kralımız olsun” demişler. Bunun için önce zeytin ağacına sormuşlar: – “Zeytin ağacı; bizim kralımız olur da bizi yönetir misin?”...
Evvel vakit içinde ötelerde büyük bir kentte iki minik çocuk varmış. Bunlar birbirleriyle arkadaşmış. Sadece birbirlerini kardeş şeklinde severlermiş. Adamın adı Kay, kızın adı Gerdaymış....
By signing up, you agree that you have read and accepted the terms of use and the privacy policy
Connect with us